BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS »

28 Ocak 2011 Cuma

Rakının Tarihi


Rakı çok uzun yıllardır Türklerin milli içkisi olmuştur. Bunun sebebi rakının Türkler tarafından bulunmasıdır. Dünya üzerinde rakının ilk kez Osmanlı sınırları içinde üretildiğini tüm dünya kabul ediyor. Günümüzde Yunanlılar rakıyı Uzo diye tanıtıp tüm dünyaya bunun bir yunan içkisi olduğunu kanıtlamaya çalışıyorlar. Avrupa Konseyi Alkollü İçkiler Ekspresler Komitesi diğer içkilerde olduğu gibi (Skotch Whisky) rakıyı da Turkish Rakı olarak adlandırmıştır. Halk arasında rakının kaliteli olup olmadığını anlamak için rakı şişesinin altındaki numaraya bakılır,halbuki bu yanlıştır. Çünkü bu sadece şişenin imal seri numarasıdır. Bir başka kanıya göre rakı şişesi sallanır ve içinde pullanmalar olur. Pullu rakının kaliteli olduğuna inanılır. Bunun sebebi de aşırı soğutulan rakının dışarı çıkarıldığında içindeki aromanın kristalleşmesidir. Tam aksine rakı özelliğini kaybetmiştir. Rakı kuru ve yaş üzüm ispirtosunun anason tohumları ile ikinci bir damıtılmadan sonra elde edilir. Yıllandırma iki ile altı ay arasında meşe fıçılar içinde yapılır ve litre başına en fazla beş gram şeker katılabilir. Halk arsında rakıya aslan sütü denilmesinin nedeni eski Osmanlı meyhanelerinde rakının aslan kabartmalı kaplarda sunulması ve renginin sütle aynı renkte olmasıdır. Ve bu inanışın sonucunda insanlar rakının içildiği zaman insana cesaret vereceğine inanır. Halbuki tüm alkollü içkiler gibi rakı da insanın kaslarını ve sinirlerini gevşetir.
Rakının ilk kez nerede kimler tarafında üretildiği kesin olarak belgelerle belirlenememiştir. Ancak rakının  ilk kez Osmanlı topraklarında üretildiği neredeyse tüm dünya ülkelerince kabul edilmektedir. Türk rakısı zamanla Osmanlı topraklarında yaşayan insanlarının da damak zevki ile bugünkü karakteristik özelliklerine ulaştırılmış ve üretimi tekelleştirilmiştir. Türk rakısının bugünkü özellikleri ne Yunan rakısı Uzo ne de uzak doğu içkisi olan arakta bulunabilir. Ayrıca sakız rakısı Mastika’nın ilk kez ülkemizde üretilmiş olduğu tarihi bir gerçektir. Yunan içkisi “Tsipouro”(üzüm posası) geleneksel aile işletmelerinde, bölgeye göre farklı adlarla üretilmektedir. Tsipour, Grappa,raki gibi..Tsipouro önceleri üzüm posası için kullanılmış daha sonra destilatı için kullanılmıştır. Grappa üzüm salkımı anlamına gelen Latince bir kelimeden gelir. Bazılarına göre ilk rakı Balkanlar ve Ege adalarında erikten yapılan ‘Ouzo’dur. Tadi Türk rakısına benzeyen bu içkide anason bulunmaz. Bazıları ise Japonların pirinçten ürettikleri ‘Sake’nin rakının babası olduğu görüsünü savunsalar da rakının Anadolu’daki öyküsü 300 yıl öncesine dayanıyor. Rakı Yunanlıların Osmanlı egemenliği altındayken aldığı bir kelimedir, Türkçe’den gelir. Yunan ansiklopedilerinde Yunanlıların geleneksel içkisi Uzo ‘nun mucidi Kirios Stavrakis adlı bir Osmanlı Doktoru olarak gösterilmiştir.

Rakı nasıl içilir ?

Balık

Eskiden rakı 'leylek boynu' denilen kadehlerde sek olarak, ardından
bir yudum su alınarak içilirmiş.
Günümüzde ise genellikle 'limonata bardağı' denilen bardaklarda içine
su karıştırılarak içilmektedir. Ender olarak da ince belli çay bardağı
da tercih edilmektedir. Rakının soğuk içilmesi gerektiği hemen herkes
tarafından kabul gören bir görüştür.
Bu noktada ki ayrılık ise rakıya buz konup konmaması aşamasında ortaya
çıkmaktadır.

Günümüzde daha az sayıda olan rakıyı sek içenler rakıyı şişesiyle
soğutup (hatta bardağını da ayrıca soğutup) yanında yine soğuk yada
buzlu su ile içerler.
rakıyı içine su katıp içenler ise genelde buz da ilave ederler. Ancak
burada dikkat edilmesi gereken nokta, bardağa rakıyı koyduktan sonra
su koymadan buz atmamak gerektiğidir.
Buz ile ani temas rakının içindeki üzüm ve anason aromasını veren
maddelerin kristalleşmesine ve rakının tadının bozulmasına yol açar.
Rakıya su ilave edildikten sonra buz atılması bu durumu daha aza
indirir fakat yine de engellemez.
rakıyı sek fakat içinde buz ile içmek ise sadece acemilere mahsustur.
Rakıya buz atmanın bir sakıncası da buzun yavaş yavaş eriyip, alınan
ilk yudum ile son yudum arasında bazen çok büyük lezzet farklılıkları
oluşturmasıdır.
En güzeli yinede rakıyı iyice soğutup, içine su ilave edilecekse bu
suyu da soğutarak ve yanında buzlu su ile içmektir.



















Rakı yalnız başına içilen bir içki değil, meze ile birlikte yavaş
yavaş (sindire sindire) içilen bir içkidir.
Mide ve beyne belirli bir etki yaptıktan sonra insan keyiflenir ve
güzel sohbetlere yönelir. Yani hem anlatır hem dinler. Böylece rakı
sofrası en az iki kişinin katıldığı toplu bir eylem, karşılıklı
konuşmalara dayandığı için demokratik bir forum, evrensel ve kişisel
sorunların ortaya getirildiği, fikir alıp verilen, insanin kendisi ile
yüksek sesle düşünerek hesaplaştığı bir tür psikolojik grup terapisi
olmaktadır.
Unutulmamalıdır ki rakı sofrası saygın bir 'cemiyettir'.
Buraya katılan hem bu meclise kabul edildiği için saygı gören bir
kişiliğe sahip demektir hem de diğerlerine karsı saygılı olmak
zorundadır.

Rakı (Aslan Sütü)



Sumanın anason tohumu ile veya anason tohumundan istihsal edilen saf anason esansı ile takdirinden elde edilen üründür. Kuru üzümden elde edilen ve %85 alkol içeren sumanın, anason tohumu veya anason esansı ile karıştırılıp damıtılmsıyla elde edilen içkiye rakı denir.



27 Ocak 2011 Perşembe

Likör Çeşitleri


Fabrika laboratuvarından likörlerin piyasaya arzına kadar fiziksel ve kimyasal analizi her safhada yapılıyor. Üretim aşamasında çelik tanklarından alınan örneklerde alkol derecesi, şeker miktarı, koku, renk ve berraklıkları inceleniyor.
Elde ediliş itibariyle likörler üç sınıfta toplanıyor.
Yaş meyveden ve otlardan elde edilenler: Bu türde diğerlerinde olduğu gibi alkol, esans ve boya gibi katkı maddeleri karıştırılıp yüzde 25 alkol derecesine indiriliyor. Paslanmaz tanklar içinde 7-20 gün arası dinlendirilen ürün, içime hazır hale getiriliyor.
Yaş meyveden imal edilen likörlerin bir bölümü olgunluk dönemindeki meyvenin etli kısmından yapılıyor. Özel yerlerden temin edilen ahududu, çilek, kayısı ve vişne gibi meyveler, sap ve çekirdeklerin kayışla çıkartılıp değirmenlerde ayrıştırılmasından sonra içine alkol ilave edilmesini takiben üç ay bekletiliyor. Masorasyonda tad veren maddelerin alkole intibakı sonrası filtre preslerle süzülüyor. Eldeki yarı mamul likör enfüzyonları ve çeşitli katkı maddeleri ile son aşamaya getiriliyor. Yaş meyvelerin kabuğundan yararlanılarak yapılan yöntemde ise, özellikli yörelerden alınan mandalin, portakal, limon ve turunç meyveleri kabuklarından soyuluyor. İç meyveler hayır kurumlarına verilirken kabuklar üç ay boyunca alkolde bekletip damıtılıyor. Elde edilen “Destilat” (yarı mamul likör) ilave katkı maddelerle hazır hale getiriliyor.
Esanstan yapılan likörler:
Muz, nane, gül gibi likör çeşitleri imalinde esans kullanılıyor. Özellikle gül imaliyle ilgili bir de hikaye var. 1990 yılında Fransız degüstatörler fabrikada yaptıkları bir likör içimi sonrası koşup aynada dillerine bakmışlar. Esansla üretilen likör çeşitlerinde likör dili boyarmış. İçtikleri likörle dillerinin boyanmadığını gören degüstatörler fabrika üreticilerini tebrik edip içime devam etmişler.
Drak likörler: 
Altın ve beğendik gibi bir kısmı ithal edilen 24 çeşit ot ve bazı baharatların karışımıyla hazırlanan malzeme, değirmende, öğütülüp alkol ilavesiyle likör haline getiriliyor. Kahve (moko), kakao gibi çeşitlerde çekirdekler kavrulup öğütüldükten sonra alkole yatırılıp destile ediliyor. Özellik taşıyan başka Türk likör çeşitleri de var. Bunlar arasında “bindallı” kabuklu meyvelerin karışımı ile yapılırken “altın” likörü içine ise, 22 ayar varak altını koyuluyor.
Altın madeninin bin yıl öncesine ait olan bir inanışa göre, insan vücuduna direnç kattığı ve sinir sistemini düzenlediği düşünülüyor.
Tekel’in az sayıda ürettiği altın liköründe de, 22 ayar altın zerrecikleri bulunuyor. Alkol derecesi 40, şeker oranı 130 gr/lt. Likör çeşitleri arasında en çok satılan, ferahlatıcı özelliği nedeniyle nane yıllardır birinciliğini koruyor.
Ahududunun rengi ve tadı ise rakiplerinden farklı. Ahududu, özellikle İstanbul’un Tarabya, Baltalimanı, Etiler gibi semtlerinde yetişiyordu. Beton işgaliyle arazi ihtiyacı karşılamayacak duruma gelinmesi nedeniyle ahududu da Boğaziçi’nin Arnavutköy semtinin Osmanlı çileği gibi Karadeniz Ereğli’sinden temin edilir olmuş. Tokalıoğlu kayısısı, Konya ve Iğdır çevresinden, vişne Kütahya ve Afyon’dan, aroması yüksek mandalina Bodrum’dan, portakal Dörtyol, Turunç Adana’dan, limon ise Mersin’den getiriliyor.
Moka, ahududu, çilek, kayısı, limon, vişne, gül, bindallı, mandalina, turunç, kakao, beğendik, muz, portakal, nane, altın, acıbadem olmak üzere 17 değişik likör çeşidi olan Tekel Likör Fabrikası, moda içki akımından da geri kalmayarak yeni ürünler için çalışmalara devam ediyor.
Duyu, birikim, his, tad alma, hassaslık gibi duyguların kadınlarda biraz daha öne çıktığı varsayılan özellikleri ile yeni formülle hazırlanan likörü Türk zevkine uygun nesafette.
Öncelikle belirtmeliyiz ki, içki hazırlamak ne kokteyl ne yemek, ne de parfüm yapmaya benziyor. Ortaya bir eser çıkarırcasına yaratıcı olup tadı, kokusu, görünüşü ile herkesin beğenisini kazanmak kolay iş değil. Fakat Tekel Likör Fabrikası elemanları tecrübelerine, kaliteli malzemeyi katarak bunu başarmışlar. inanın “pes doğrusu” dedirtecek lezzeti bulmuşlar.
Emsalleri genzinizi yakıp tatlılıktan içinizi bayıltırken, Tekel’in çalışmasında yudumlama rahatlığı, yutkunma sonrasında ağız içinde bıraktığı tad, genizdeki ferahlatıcı izi, mutluluk, coşku, sevinç veren içimi dudak yalatan tadıyla şeftali, kayısı, vişne, kavun, çilek v.s. gibi meyvelerin en kokulu en olgunlarını dalından koparıp yemiş gibi hissettim kendimi. Üretiminde üç farklı alkole sahip bal renkli asil ve ağırbaşlı likör tarifi için doğrusu var ya; tez hazırlanır!..

Şarap Nasıl Yapılır?

Kadehte kırmızı şarap

İlk şarap yapılmamış, kendiliğinden oluşmuştur. Bunu kanıtlayan bilimsel veri bulunmamasına karşın, üzüm suyunun kolaylıkla şaraba dönüştürülebilmesi, insan hayatında şarabın yerinin üzüm kadar eski olduğu düşüncesini akla getiriyor. Üzüm olgunlaşıyor ve şekerleniyor. Bağda bulunan maya üzüm kabuğu yüzeyine yerleşiyor ve sıcak ortamda, yırtılan kabuktan geçerek mayalama işlemine başlıyor. Şeker alkole dönüşüyor. Yani üzüm suyu şaraba.. İşte bütün hikaye.
Şarabın Ortadoğu kökenli olduğu sanılıyor. Kimbilir, belki de bir saray hizmetkarı sıcakta fazla olgunlaşıp mayhoş maya kokusu vermeye başlamış üzümleri yıllar boyu çöpe atmıştı; ta ki birgün bir tanesini tadana kadar. Tadı hoşuna gitmiş, yedikçe çakır keyif olduğunu farketmiş, ertesi sabah hafif başağrısı ile uyanmış ve bunu çevresindekilere anlatmıştı. Onlar da aynı tecrübe ile benzer etkileri hissetmişlerdi.. Belki de bunların hiçbiri olmadı. Ama kimse daha geçerli tahminlerde bulunamıyor. Ve yine herkes biliyor ki mucitler buluşları sırasında aslında başka şeyleri hedeflemiş oluyorlar. Newton'ın o sırada elmalarla işi yoktu. Archimedes tahminen sabununu, penisilinin mucidi Fleming ise kedisine vereceği mama için temiz bir kap arıyordu.
Yeniden üzüme dönelim. Üzüm, su, şeker, asit ve tanenden oluşuyor; ve bu dört madde, aralarındaki kombinasyon ile oluşturacakları şarabın türünü belirliyor. Diğer etkenler ise üzümün çeşidi, bağın toprak yapısı, iklim, hava şartlarındaki dalgalanmalar, ve üzüm üreticilerinin yöntemleri.
Pekala, diyelim üzümler dolum deposuna getirildi. Daha sonra ne olacak?.. Bu, üretilecek şarabın rengine ve türüne bağlı. Ancak temel olarak tüm üzümler dört ana işleme tabi tutulurlar. Hazırlanma, mayalanma, olgunlaşma, ve şişeleme.

Mantar ve Şarap Şişesinin Yol Arkadaşlığı

1634 yılında İngiliz Kenelm Digby, cam şişe buluşuyla şarap alım endüstrisini kökten değiştirdi. Bu diplomat, modern şişenin; şişe boynunun kapak ile desteklenmesiyle karakterize edilen şişenin, kaşifi olarak kabul edilir. İngilizler uzmanlaştıkları yeni ve güçlü kömür ateşli fırınlar sayesinde ilk dayanıklı cam şarap şişesi yapanlar oldular. Onlarca yıl sonra ikinci devrim gerçekleşti; mantar tıpalarının gelişimi.
Mantar
Mantar, esnek ve sızdırmazdır; su geçirmez olmasına rağmen şarabın nefes almasını sağlar. Takviye edilmiş şişe boynu, şarap yapıcılarına şişe boynunu kırmadan mantarı çekiçlemelerini sağlar. Şarap, şişe ve tıpa XVII yüzyıldan beri üç ayrılmaz element olmuştur.

İlk tıpa burgusunun (tirbuşon) yapım tarihi  1720  yılıdır. O günden bugüne  mantar tıpası ve cam şarap şişesi tartışmasız yol arkadaşıdır.

Mantar şarabın oksitlenmesini önleyerek yavaşça yıllanmasını sağlar. Şarap da mantarın kuruyup esnekliğini yitirmesine engel olur. Mantarın esnekliğini yitirmesi onun şişeden çıkarılamaması  anlamına gelmektedir.

Ayrıca mantar endüstriyel avantaj için kaçınılmaz yararlar sunar:
-Tıpalama kolaylığı; hızlı tıpalama becerisi-endüstriyel mekanizma
-Tüketici için tıpayı çıkarmanın basitliği ve zevki

Şampanya ve Mantar
Gerçekte, mantarda toplanan tüm bu özellikler onun asırlardır şarap şişelerinde kullanılmasının şüphe götürmez sebebidir aynı zamanda. Böylelikle tıpa, mantar sektörü için mükemmel bir ürün olmuştur. Bu basit nesne, XVIII. yüzyıldan beri, tüm sanayinin itici gücüdür.

Her nasılsa, özellikle 90’lardan beri, mantar vidalı kapak ve sentetik tıplarla ikame teşebbüsüyle karşı karşıyadır. Sınırsız küresel pazar kitlesel tüketim için düşük maliyetli alternatifler aramaktadır.

GİN STİLLERİ

Dünyada Amerikan ve İngiliz cinleri aranan içkilerdir. Ancak Amerikan ve İngiliz cinleri birbirinden ayıran iki faktör vardır.
   İngiltere de üretilen cinler ABD de üretilen cinlere göre daha az sıcaklıkta damıtılmaktadır. Dolayısıyla bu durum İngiliz cinlerinin daha fazla hububat özelliği taşımasına neden olur.
   İngiltere de üretilen cinler ABD de üretilen cinlere nazaran yapı olarak daha yoğundurlar. Bu da su oranının az olmasındandır. Bunlardan başka birde Hollanda da üretilen Cenieure ve Hollanda tipi vardır. bunlar özel aromatik bir tada sahiptirler. Beyaz cinin özelliğini taşımadıklarından diğer içkilerle karıştırılamazlar yani kokteyl yapılamazlar.      Cinin kullanılmasında Dry cin, Extra cin, Dry cin London , Dry cin gibi pek çok kelimeler kullanılmaktadır.bunlar aşağı yukarı aynıdır fakat tatlılık ve sertlik ayrıdır.
LONDON DRY GİN:Genellikle dry (sek) cin olarak bilinen cin stilinden başka az kullanılan başka cin stilleri de vardır. İsmine bakarak bu cin sadece Londra' da üretilir diye bir kural nitelendirilemez. Kokteyl yapımına çok uygundur.

PLYMOUTH GİN:Yalnız İngiltere' nin plymouth şehrinde üretilen cine denir. En sek cin türüdür.
OLD TOM GİN:Tatlandırılmış bir cin stilidir. Tom collins kokteyline isim vermiştir.
SLOE GİN:Çakal eriği özlü cin stilidir

GİN YAPIMI

 Cin arpa ve buğday şırasına ardıç eklenerek üretilir. Cinin kaliteli olabilmesi çin süzme işleminin çok yavaş gerçekleştirilmesi gerekir. Cin kokteyl yapımında çok önemli bir yer teşkil etmektedir.             Cinin aromatik maddesini ardıç teşkil eder. Ardıç ülkemizin çeşitli bölgelerinde yüksek yaylalarda, özellikle Uludağ'ın 1300 metre yüksekliğinden başlayarak 2000 metreye kadar olan kısımlarında yetişir.             Ardıçlar genelde muhtelif türlerde olur ve hemen hemen birçok ülkede bulunur. Bir kısmının meyvesi kırmızı, bir kısmının süyaha yakın koyu menekşe rengi vardır. Önce yeşil daha sonra kendi rengini alan bu meyve yurdumuzda kasım ve aralık aylarında toplanır ve kurutulur.
              Gin imalatında kullanılan alkolün bazıları hubabatlardan bazıları da şeker kamışından bazıları ise çeşitli ot ve bitkilerden elde edilir. Her firma formülünü gizli tutar. Dolayısıyla her cin birbirinden farklıdır. Oldukça zengin çeşitli bir yapım tekniği kullanılmaktadır. Bazı cinlerde ise 50' den fazla ot ve bitki kullanılmaktadır.
             Genel olarak ele alırsak normal bir gin tahıllardan elde edilen alkolün tekrar birçok ot ve bitkiyle damıtılması sayesinde üretilir. Cin üretiminde esas olan karıştırılacak bitkilerdir. Cinin asıl karakterini bu bitkiler belirler. Bu bitkilerin başlıcası yukarıda da dediğimiz gibi ardıçtır. Geriye kalan birçok farklı ot, baharat ve bitki firmaların kendine has formüllerinde saklıdır. Bu formüllerin saklanmasının nedeni de çok mantıklı; gin tarihinde bahsettiğimiz gibi ingilizlerin hollandalılardan bu formülü almaları ve gini dünya çapında tekellerine almaları.

Gin (Cin) Tarihi

 Gin ilk 16.YY' den sonra hollandada üretilmiştir. Hollanda Leiden ünversitesi kimyagerlerinden Franciscus De La Boe insaları zinde tutabilecek ve hastalandıkları zaman iyileştirebilecek bir ilaç bulmaya çalışıyordu.
             Araştırmaları sırasında çavdardan damıtma yoluyla bir ilaç elde etmiş ve bu ilacı da ardıç tohumları ile ikinci kez damıtarak yeni bir ilaç bulmuştu. Bu ilaca Genievre (Fransızcada ardıç) adını vermiştir. Hollandalılar da bu ilaca çok çabuk alışmışlar ve ona Genever adını vermişlerdir.




Gin önceleri toprak kaplarda pazarlanıyordu. 1670' den sonra kare yüzeyli cam şişeler tercih edilmeye başlandı. 1800' lü yıllarda ise üzeri ünlü kişilerle resimlenmiş cin şişeleri revaçtaydı.
              17.YY' da cin ilaç tadını saklamak için çeşitli baharatlarla karıştırıldı. Tarçın, yonca bir yana bal, anason ve biber bile eklendi.
              1585 yılında İngiltere kraliçesi I. Elizabeth, İspanya kralı II. Felipe' ye karşı savaşmak üzere Hollanda' ya 1000 süvari ve 5000 piyadeden oluşan bir birlik gönderir. Lejyonlar geri dönerken orada çok beğendikleri cinin yapım formülünü de yanlarında götürürler. Sonraki yılarda İngiltere de büyük bir cin endüstrisi kurulur ve sonuç dünyada cin ingiliz tekeline geçer. 1840' dan bu yana gin İngiltere' den ithal ediliyor.
              İngiltere' deki cin içicilerinin yarısını bayanlar oluşturur oysa Amerika' da cini daha çok erkekler tercih eder.

Viski Nasıl İçilir


 Viski içilerken herhangi bir içerikle karıştırılıp içilmemeleridir. Zaten viskinin içerisinde kendine özgü çok derin özellikler barındıran bir içki türüdür. Bir viski sever olarak viskinin severek ve saygı duyularak içilmesi kanaatindeyim. Ayrıca viskiye çok fazla buz konulmamalıdır. Sadece 1-2 buz yeterlidir. Viski saygı duyularak içilmelidir çünkü dünyanın en güzel içkisi viskidir.
Hemen hemen hatta bütün içkilerin kendilerine özgü mezeleri bulunmaktadır. Viskinin mezesinin ne olduğunu merak ediyormusunuz?
Viskinin yanında vazgeçilmez füme balıklardır. Ayrıca somon fümesi İskoçlara ait olmasına rağmen viskinin yanında çok güzel eşlik etmektedir.
Ayrıca eğer füme balık bulamıyorsanız kendi mezenizi kendiniz yapabilirsiniz. Çünkü viskinin yanında ne olursa olsun yenilip içilebilir. Hatta çoğu kişiler viskinin sadece çikolata eşliğinde içilebileceğine inansalarda viski her türlü meze ile içilebilir.
Ayrıca viskinin rengine göre viskinin ağır veya hafif olup olmadığını anlayabilirsiniz. Ülkemizde açık viski hafiftir ve koyu renkli viski daha kuvvetli denilmektedir. Fakat bunun bir ilgisi yoktur. Şarap nasıl yıllandırıldığı zaman tadı güzelleşiyorsa, viskide yıllandırıldığı zaman daha da ağırlaşmakta ve tadı daha da güzelleşmektedir. Ayrıca bazı viskiler fıçılanırken içlerine karamel katılmaktadır. Tabi bunu sadece bazı markalar yapmaktadır.

Biranın FAYDALARI




Sarhoşluk Kurulu



Yalnız halk mı? Çarların saraylarında votkalı partiler gırla gidiyor. Bir ara Çariçe İkinci Katerina votkayı halka yasaklıyor, asilzadelere serbest bırakıyor. En çok içenlerden biri, en ünlü Rus çarı Büyük Pyotr (Deli Petro). Pyotr’un, sıkı votka içenlerden bir ‘sarhoşluk kurulu’ oluşturduğu ve zaman zaman ‘kapalı oturumlar yaptığı’ anlatılıyor.
Sonuçta votka, zaaf olduğu bilinmekle birlikte, içmekle neredeyse övünülen bir ulusal özellik haline gelmiş Rusya’da.
Rusya’da iki asker Sibirya, Yekaterinburg’daki birliklerinden 40 kilometre uzaktaki kasabaya votka satın almaya gitmek için tank çalınca başları belaya girdi. Askerler vukuatsız olarak votkaları tanka yükleyip dönerken araç arızalanarak yoldan çıktı ve ikinci el oto galerisindeki arabalara zarar verdi. Tutuklanan iki askerin, askeri mahkemeye çıkarılarak en şiddetli şekilde cezalandırılacağı açıklandı.

Onsuz Olmuyor



Votka, Rusya’da tüm tarihi boyunca son derece nazik ve insanların aniden ateşli hale gelmesine yol açan bir konu oldu. Buna istinaden yaygın olarak anlatılan bir de fıkrası var votkanın. ‘Votka satan bir dükkanın önünde uzunca bir sıra varmış. Sırada saatler boyunca bekleyen bir yaşlı adamın sonunda sabrı taşmış ve “artık dayanamıyorum bu işkenceye, Kremlin’e gidip Gorbaçov’u öldüreceğim” diye bağırmış ve gitmiş. Bir kaç saat sonra geri döndüğünde sırada hala votka satın almak için beklemekte olan arkadaşları ona heyecanla sormuşlar ‘Ne oldu öldürmeyi başarabildin mi? Adam cevap vermiş: “ne gezer, Gorbaçov’u öldürmek için bekleyenlerin oluşturduğu sıra buradakinden bile uzundu’. Anlaşılan o ki Ruslar onsuz yapamıyorlar.

Votka hayattır, vazgeçilmez


Bir başka ayık bilim adamı, Vladimir Nikolayev, önce “İnsanlar 50 bin yıl önce daha konuşmaya başlamadan içkiden keyif almaya başladılar” cümlesiyle, soyadının Rus olmasının hakkını veriyor. Devamla Ruslar’ın aslında Avrupalılar’dan çok daha sonra içmeye başladığını, ama ‘iç ısıtan sıvı’nın soğuk ülkede kısa sürede yaygınlaştığını anlatıyor.
“Hangi dini seçsek” sorusu gündeme geldiğinde, “Votka, Rus’un eğlencesidir” sözüyle meşhur Prens Vladimir’in, “İslam dini iyi, ama bu kadar içen millete uymaz!” dediği söyleniyor. 13. yüzyıl çarlarından Gorbaçov’a kadar, devletin bazen votkaya yasak koyduğundan, bazen de bütçeyi doğrultmak için alkolü iyi kullandığından dem vuruyor Nikolayev. Halk ne olursa olsun votkadan vazgeçmiyor.

Malibu Servisi

Malibu,sek-buzlu,sütlü,portakal,ananas gibi meyvelerin sularıyla karıştırılarak içilebilmektedir.Malibu birçok kokteyllerde de (pine colada,malibu sunset, vb.) kullanılmaktadır.

Bayanların Vazgeçilmezi MALİBU

Beyaz renkli ve hafif romlarla yapılan Hindistan cevizli rayihalı tatlı bir likördür.Hafif alkollü;yumuşak,egzotik bir içki olup genel olarak bayanların tercih ettiği bir içki türüdür.Malibu rom olarakta bilinmektedir.Barlarımızda mutlaka bulunması gereken bir içki olup,şişenin şekli barmenlerin şişe show yaplararına uygundur.

ŞARAP ÇEŞİTLERİ

RENKLERİNE GÖRE ŞARAPLAR
                  KIRMIZI ŞARAPLAR
                  BEYAZ ŞARAPLAR
                  PENBE (ROSE) ŞARAPLAR
ÜRETİM TEKNİKLERİNE GÖRE ŞARAPLAR
                  KÖPÜKLÜ ŞARAPLAR
                                   SUNİ KÖPÜREN ŞARAPLAR
                                    TABİİ KÖPÜREN ŞARAPLAR
                   VERMUTLAR
                                    BİANCO
                                    ROSSO
                                    DRY - EX. DRY
                                    AROMALI VE TATLI VERMUTLAR
                   MEYVE ŞARAPLARI
                                    CİDER
                                    PERRY VB.
                                    AROMALI ŞARAPLAR
                                    AROMATİK ŞARAPLAR
                                    TATLANDIRILMIŞ ŞARAPLAR
                   LİKÖR ŞARAPLARI
                   FORTİFİED ŞARAPLAR
                   MULLET ŞARAPLARI
                   MİSTEL ŞARAPLARI
                   REÇİNELİ ŞARAPLAR
                   TIBBİ ŞARAPLAR
ŞEKER MİKTARLARINA GÖRE ŞARAPLAR
                  SEK ŞARAPLAR
                   TATLI ŞARAPLAR
                                   HAFİF TATLI
                                   YARI TATLI (DEMİ-SEC)
                                   ÇOK TATLI (DOUX)
ÜZÜM ÇEŞİTLERİNE GÖRE ŞARAPLAR
                   BKZ. ŞARAPLIK ÜZÜM ÇEŞİTLERİ
ÖZEL VE DEĞERLİ ŞARAPLAR
                   CHAMPAIGNE
                   SHERRY
                   PORTO
                   MADEİRA
                   MANZONİLLA
                   MALAGA
                   MARSALA
                   BOURDEAUX
YILLARINA VE NUMARALARINA GÖRE ŞARAPLAR




TEKİLA SERVİSİ


 Tekila içmesi gerçekten zor ve aynı zamanda çok zevkli bir içkidir. İçimi çok fazla özen gerektirir. İçimden önce Tekilanın iyice soğutulması ve daha sonra yine önceden soğutulmuş olan tekila bardağına boşaltılırarak içilmesi gerekmektedir. Çok tutulan ve bilinen tekila içme yöntemlerini aşağıda bulabilirsiniz;
            ►Tekila bardağının ağız kısmı tuz ile kaplandıktan sonra isteğe bağlı olarak bir limon dilimi ile de bardak süslenebilir veya bir tabak içinde sunulabilir. Bir yudum alındıktan sonra eğer bardağın kenarına tuz eklenmemişse elin baş parmağı ve işaret parmağı arasına konulan tuz emilir. Eğer bardağın ağız kısmında tuz yoksa ve elden de tuzu da yalamak hoşunuza gitmiyorsa bir limon parçası tuza bandırlır ve emilir. Her yudum bu şekilde devam eder.
                              
             ►Diğer bir yöntem de Tequila Slammer’dir. Shot bardağından daha büyük bir viski bardağına bir ölçek tekila ve bir ölçek de tonik konur. Bardağın ağzı elle kapatıp masaya vurularak köpürtüldükten sonra shot yapılır. Tonik ilave edildiğinden dolayı limon ve tuza gerek yoktur. İnsanın boğazını da yakmadığı için tercih edilen bir yöntemdir. Tonik yerine Sprite da eklenerek yapılabilmektedir.
             ►İçmeye başlamadan önce bir iki tane bira fondip yapılır. Daha sonra bir shot tekila içilir. Bir bira ve bir tekila şeklinde devam eder.
             ►Shot bardağının kenarlarına tuzla gerdanlık yapıldıktan sonra bardağın yarısına kadar tekila konur. Tekilanın üzeri limon sıkılarak tamamlanır. Bu şekilde devam edilirse boğazda fazla yanma meydana getirir.
             ►Bir tekila içme yöntemi de arkadaşınızın ağzına bir parça limon ve omzuna da bir parça tuz konarak yapılmaktadır. Shot yaptıktan sonra arkadaşınızın omzundaki tuzu yaladıktan sonra ağzındaki limonu ısırarak devam ederek takrikkar bir duygu yoğunluğu da yakalayabilirsiniz. En zevkli tekila içme yöntemlerinden biridir.
             ►Büyük arjantin bira bardağı bol köpüklü birayla doldurulduktan sonra içine bir shot bardakla tekila döndürülerek bira bardağının içine bırakılır. Tercihen fondip yapılır. Bira doldurulmadan önce tekila bardağı bira bardağının içine ters bir şekilde de konabilir. Daha sonra tekilanın dökülmemesine dikkat edilerek bira bardağı ters çevrilir ve bol köpüklü bira ile tamamlanır. 

                              
            ►Diğer tekilaları (oro, reposado ve anejo) sek içmeniz en doğru olandır. Reposado tekilayı ise portakal ve tarçınla içmek de oldukça hoş sonuçlar verir. 
            
            ►Tekila' nın asıl bardağı bilindiğinin aksine shot değil, meksikalılar tarafından tekila içmek için özel olarak üretilmiş ince, uzun, ağır caballito adlı bardaktır. Ayrıca buzdan yapılma içi oyuk shot bardakları da mevcuttur. Bunlardan bulmak pek kolay değil ama tekilaya tamamen farklı bir hava katmaktadır.
    Kalitesiz tekilalar mide ekşimesine yol açmaktadır. Yarım şişeden fazla tekila ciddi hafıza kayıplarına, mide bulantısına, nefes alırken göğüs üzerinde baskı oluşturma gibi yan etkilere yol açtığı bilinmektedir. Günümüzde satılan tekilaların alkol oranları biraz düşürülmüştür. Diğer ülkelerde fıçılarda da satılmaktadır. Ancak ülkemizde bu şekilde bulunmamaktadır. Ki fıçı tekilaya rastgelirseniz tavsiyemiz sniffer bardakta yavaş yavaş aromasını hissederek, portakal suyu ve tarçınla içmenizdir. Bu şekilde yıllarca içinde bekletildiği meşe fıçılarının buğusuna kapılırsınız.

TEKİLA MARKALARI

OLMECA:Meksika'nın ihraç ettiği popüler ve eğlenceli bir içki olan tekila, yaklaşık 250 yıl önce Meksika'da üretilmiştir. Olmeca Tekila Meksika'da "Tequila County" bölgesinde yetişen "Blue Agave" bitkisinin suyundan elde edilir. Tekila %51 oranında Blue Agave şekeri karışımı içermektedir. Olmeca Blanco ferahlatıcı ve agave notaları içeren bir tada sahiptir. Olmeca Anejo ise hafif isli ve agave notaları içeren bir tada sahiptir. Kalıcı yumuşak ve yoğundur. Olmecanın reposado ve gold ürünleri de mevcut.
                            
JOSE CUERVO:Jose Cuervo Clasico kalitesi ve lezzeti ile tüm dünyada tekila severlerin tercih ettiği bir numaralı Meksika tekilasıdır. Her yıl 85 ülkede yaklaşık 63 milyon şişe Jose Cuervo satılmaktadır. Agave bitkilerinin meyvesinden üretilir.
Jose Cuervo Especial benzersiz bir tada ulaşması için meşe fıçılarda yıllandırılır. Altın sarısı rengini bu fıçılarda alır. Agave bitkisinin meyvesinden üretilir ve limon aromalıdır. Beyaz tekilalara gore içimi daha yumuşaktır.

                              
SİERRA:Sierra Tequila, Meksika’da tekilanın başkenti olan Guadalajara’da 1500-2000 metre yükseklikte yetişen Mavi Agave’den üretilir. Ekildikten 8-10 sene sonra ürün veren Mavi Agave’nin sadece içi tekila yapımında kullanılır. Agave suyu fermente edildikten sonra bakır imbiklerde iki defa distile edilir. Sierra Gold Silver’dan daha yumuşaktır ve dinlendirildiği meşe fıçılardan aldığı açık altın sarısı renk ile dikkat çeker. Sierra Silver taze, yumuşak ve saf bir tada sahiptir. “Shot” olarak tuz ve limon ile içilir veya Margarita, Tequila Sunrise gibi kokteyllerde kullanılır. Dünyanın en sevilen tekila markalarından biridir. Gringo şapkası şeklindeki kapağı özellikle dikkat çeker.
                              
DİĞERLERİ:


  TEZON GOLD 70cl
Olmeca Tezon
 Blanco 75 cl
Camino
 Blanco 70 cl
El Jimador
 Gold Edition
Olmeca Gold
 Silver 70 cl
Marıachı
 Silver 70 cl
La Revancha
 

Tekila (Tequila) Çeşitleri

BLANCO:İç Pazar için İspanyolca, ihraç edilenlerde İngilizce yazılan ibareler, titizlikle denetlenir. Etiketteki “silver” ya da “blanco” yazısı, şişedeki içkinin renksiz tekila olduğunu anlatıyor. Başka deyişle, damıtıldıktan hemen sonra şişelenmiş anlamına geliyor. 
REPOSADO:Etiketteki “aged” ya da “reposado” sözcükleri ise, en az iki ay meşe fıçılarda bekletilmiş tekilanın etiketinde yer alıyor. Reposado tekilayı portakal ve tarçınla içmeniz büyük keyif almanızı sağlayacaktır.
ORO: “Gold” ya da “joven” veya “oro” sözcükleri, şişedeki içkinin “silver” tekilada olduğu gibi genç, yeni damıtılmış olduğunu, ancak renklendirildiğini belirtiyor. Bu renklendirme şeker şurubu, meşe ağacı katkıları, gliserin ya da karamel ile gerçekleşiyor ve hafifçe kahverengi bir ton sağlanıyor. 
MEZCAL:Mezcal hep karışıklıklar neden olmuştur. Aslında mezcal tekila çeşidi değil tekila bir mezcal çeşididir. Yalnız tekila mezcaldan daha popüler olduğu için ve birtakım sınıflandırmalardan dolayı bu karışıklık normal. Peki nedir mezcal? Mezcal agaveden üretilen her içkiye verilen genel addır. Tekila ise mavi agaveden elde edilen içkidir.
Mezkal ve tekila Meksika kültürünün soysal ikonlarıdır, her kutlamanın vazgeçilmezi içkileridir.  Tıpkı konyağın, Fransa’nın belirli bir bölümünde yetişen özel üzümlerle yapılan bir brendi türü olması gibi (tüm konyaklar brendidir ama brendiler konyak değildir), agave bitkisinden damıtılan tüm içkilere mezkal denir ama yalnızca mavi agaveden yapılanlara Tekila etiketi verilir. Yani teknik olarak tekila bir mezkal türüdür ama mezkal tekila değildir. 

                                  
Tekila ve mezkal sözcüklerinin kullanımıyla ilgili oldukça karmaşık bir durum var. Tekila, içki üretiminin ilk başladığı kuzeyde bir kasaba; aynı zamanda kasabanın eteklerinde yer aldığı volkanik dağın da adı. Tekila Bölgesindeki yerliler, mavi agaveye mezkal diyor. Birçok damıtıcı ise içkinin damıtılmış haline mezkal derken, yalnızca şişelenmiş içkiye tekila adını veriyor. Tekila adının bugünkü kullanımından önce bu içki, “vino mezcal” yani mezkal şarabı olarak adlandırılıyordu.Bu karışıklığa çözümü resmi Meksika standartları getirmiş. Tekila üretimini oldukça sıkı kurallarla denetleyen devlet, mezkal ve tekilanın hammaddeleri (tekila yalnızca mavi agaveden, mezkal ise %49 oranında başka maddelerden), bitkilerin yetiştirildiği bölgeler, damıtılma teknikleri konusunda oldukça ayrıntılı kurallar belirlemiş. İçkilerin üzerindeki etiketler, hükümet gözetiminde kar amacı gütmeyen öze bir kuruluşun (Consejo Regulador del Tequila) denetimindedir. 

Tekila (Tequila) Yapımı

Tekila; blue agave adlı bir kaktüsten (bu agave denen kaktüs bir çeşit süs bitkisidir ve olgunlaşması 8 ila 12 yıl arası sürer) yapılır.
            Meksika'da yetişen 136 cins agave var. Ama tekila yapımında kullanılmasına izin verilen tek cins agave tuquilana weber azul* dur. İşte bu sabırotunun olgunlaştığında kalbinden yeşil bir sıvı akar. Bu sıvı tekila özünü oluşturmaktadır. Bugün Meksika genelinde lisanslı 700 tekila üreticisi vardır. Bölgede geçen yıl üretilen tekila miktarı ise 50 milyon galon.
           Bitkinin fermenteye uygun hale gelmesi en az 8 yıl alır ve hasat için 12 yıla kadar beklenir. Çünkü bitki olgunlaştıkça içindeki doğal şekerler de artar ve tekila yapımı icin bitkinin göbeği kullanılır. Gelişmiş bir bitki göbeği 35 ila 135 kilo arasındadır. Bu göbekleri toplayan işçilere "jimador" adı verilir. Bu isçiler ilk önce dış yapraklar batmasın diye onları temizlerler, sonra bitkiyi toprağın içinden çıkarırlar ve kalan yapraklar da kesilince temiz bir göbek elde etmiş olurlar. Tecrubeli jimadorlar günde 1 tona kadar göbek çıkarabilirler. Bu toplama işi her mevsim yapılabilir ve aynı şekilde, teknolojiden uzak bir sekilde yapılır.
           Toplanan agave göbekleri 2 ye ya da 4'e bölünür, büyük ocaklarda buharlanır. Sonrasında sıkılarak suyu posasından ayrılır ve bu su, fermentasyon için büyük tanklara konur. Damıtma işlemi sonrası tüm tekilalar renksizdir. Tekila rengini sonra, ahsap fıçılarda bekledikten yahut yalnız karamel veya ahsap esansı içerdiğinde oluşur.


         

Tekila'nın Tarihi

1997 yılında tekila üreticisi Jesus Lopez Roman, gangster filmlerini aratmayacak bir cinayete kurban gittiğinde, yaslı eşli Carmelita Roman yaptığı basın açıklamasında, “Tekila Meksika’dır; bizi bir kültür olarak tanımlayan tek üründür” demişti.             Tekila ve atası mezkal’in, ülke tarihinde ve kültüründeki yerine değinmeden Meksika’yı anlamak neredeyse olanaksızdır. Ortaya çıkışı İspanyol istilasına dayanan, on dokuzuncu yüzyılda (1821), Meksika bağımsızlığını kazanırken İspanyol aristokratların tercihi Fransız şampanyası yerine devrimcilerin ulusal gururun simgesi olarak benimsemesiyle yıldızı parlayan, 1930’lu ve 40’lı yıllarda çekilmiş Meksika filmleriyle “egzotik içki” olarak dünya yolculuğu başlayan tekilanın tarihi, en az ülkesinin tarihi kadar fırtınalı. 
            Tekila'nın tarihi, İspanyolların on altıncı yüzyılda Meksika’ya ulaşmasıyla başlar. Conquistador’lardan (İspanyol kaşifler) damıtma tekniğini öğrenen Aztek halkı, kısa sürede geleneksel içecekleri olan mavi agave bitkisinin kökünü damıtarak tekila üretmeye başladı ve böylece Kuzey Amerika Kıtası'nın ilk damıtılmış ve ticari olarak üretilen içkisi elde edildi. Bir bakıma iki kültürün karşılaşmasının ürünüdür tekila. Amerika kıtasının içeceği Avrupa kıtasının yöntemiyle işlenerek tekila elde edilir. Tekila yaygın bir yanlış inanışla kaktüs rakısı diye bilinse de asıl hammadesi olan agave, Türkçe’de sabır ya da sabırlık olarak adlandırılan, nergisgiller familyasındandır.
             Azteklilerin kutsal içkisi sayılırdı. Birçok tekila düşkünü insan Meksika'ya gider ve birinci kalite tekilanın tadına varırdı. Ayrıca Büyük Maya Olmeca, mavi avage bitkisinin özünü ilk tattığında bu gizemli gücün kendisi için ayrılmasını istemiş (tanrılar çıldırmış olmalı). Günümüzde Maya tanrıları yok ama Olmeca adı tekilalarda devam etmektedir. 

Tekila (Tequila);Ufak ama Çok Etkili


Tekila, (orijinal ismi Tequila) sert, alkollü Meksika içkisidir ve ismini Jalisco eyaletine bağlı bir Meksika kasabası olan Tequila'dan alır. Aztekler 2000 yıl önce agave bitkisinin özsuyundan ürettikleri içkiye "Octilli Poliqhui" adını vermiş ve kutsal kabul ettikleri bu içkiyi Büyük Maya Tanrısı Olmeca'ya adamışlardır. Günümüzde Olmeca isimli tekila da vardır.
Sulu bir meyve olan ve Anadolu'da Sabır Otu ismiyle de bilinen Agave bitkisinin bir çeşidi olan Agave tequiliana bitkisinin damıtılmasıyla gerçek tekila yapılır. Eğer teqila %100 mavi agave'dan üretilmemişse, çeşitli baharat ve allollerle (genellikle mısır) de üretilir. Eğer %100 mavi agave'dan yapılmış bir tekilayı içiyorsanız acı bir tat yerine meyveli ve keskin bir tat alırsınız.
Bütün iyi alkoller gibi (Brandy, Scotch, Port) tekilada yıllandıkça gerçek tadını verecektir. Eğer 2 aydan 1 yıla kadar bekletilmiş bir tekilaysa Reposado (bekletilmiş), eğer bu süreden daha fazla bekletilmiş ise Añejo (yıllanmış) adını alır. Tabiki ne kadar bekletilmiş olursa o kadar pahalı olacaktır.
Metal ya da cam bir tankta bekletilirse, ki bu tekilayı renksiz tutar Blanco (gümüş) adını alır. Yada viski gibi aromalı odun fıçılarda bekletilerek de üretilebilir. Bu yöntem tekila'ya diğer aromaları (karamel, vanilya, mazı otu, biber vb. fıçının cinsine göre) kazandırır ve altın renk (oro) alır.
Ucuz tekilalar %100 agave'dan yapılmaz, "gold" tekilalar karamel rengi ve aroması ile yapılır. Fakat bu uygun şekilde yıllandırılmış gold tekila tadını asla tam olarak veremez.
İyi bir tekila her yudumunda karmaşık ve ilginç bir tat verir tıpkı iyi bir scotch gibi. Fakat iyi tekilanın maliyetide tadı kadar dolgundur. Tekila içerken yanınızda mutlaka tuz ve limon bulundurun bu ikisi tekilanın tadına tat verir.